daha cok su/daha az kahve

soya sütü

Hindistan cevizi yağı

-kahveyi demleme yontemi
Mokapot, cezve ile kahve cok daha agir olur. Filtre kahveye yonelmek lazim.

-az kavrulmus, daha meyvemsi kahve cekirdegi

-su-kahve orani

Sirke olabilir

ilimon

Halı yıkama makinesi ile iyice yıkayıp kurutacaksınız.

americano - sen sabastian cheesecake
aericano - hafif alkollu tiramisu

Kesinlikle cheesecake ilk sırada. Bu aralar San Sebastian Cheesecake'i de çok seviyorum. Ama herkes güzel yapamıyor.

İkinci sırada Browni geliyor. Starbucks'ta browni var. Bunu fırına atıp ısıtıyorlar. Filtre kahve ile çok iyi gidiyor.

Bazen kahvaltıda kahve yapıyorum. O da çok iyi oluyor açıkçası. Ama çayı da çok severim.

filtre kahve ile herşeyi yiyebilirim. kavurmalı tosttan, deniz tuzlu karamelli çikolataya kadar. filtre ve türk kahvesi dışında kahve içmiyorum pek.

Filtre kahve yanına ev yapımı banana bread.

sade filtre kahve - muz

türk kahvesi - kuru incir

kendimi şımartmak istediğimde de kahve dünyası sütlü gofrik ya da saint sebastian çizkeyk.

hepsiyle cookie iyi gidiyor.

yedigimiz degil elbette, kahve ile guzel bir sigara ya da puro cok iyi gidiyor.

kavrulmus fistik deneyin. kahvenin icindeki tum lezzet ortaya cikiyor. bir de tatli kornison da super.

Badem ve ceviz hem yakisiyor hem de saglikli atistirmalik oluyor.
Onun disinda cikolataya her zaman acigim.

Pastalar evet sert (espresso, americano, filtre kahve) kahvelerle okey ama latte ya da flat white gibi bol sutlulerle tercih etmem.

kurutulmuş incir (fazla değil ama az), hurma, fındık

menu mu yapacaksiniz?
kahve ile gelen tarcinli minik kurabiyeleri cok severim.
cappuccino ve havuclu kek (yumusak islak bir kivam) guzel gidiyor.

burçak.

bitter çikolata, eti negro

Türk kahvesi ve gül lokumu

torku'nun çikolotası var hindistan cevizli ama çok şekerli olduğu için pek güvenemiyorum lakin tadı pek hoş. miniki

Cheesecake, off agzim sulandi su an :D

Öyle okunuyor

Doğru gibi. Sondaki -lar çoğul eki l ve r ile yazılır orada hata var.

sonranın n'si nazal n. kef ile yazılır.

صوڭسز كوذل آنيلر

Ben varim. Isim gucum vs olmasa aylarca disari cikmasam aklima gelmez. Evde kitap okurum, film izlerim, tvye bakarim, temizlik yaparim yuvarlanip giderim ya. Disari cikicaksam da illa sessiz sakin yerleri severim.

ben de bayılıyorum evde vakit geçirmeye ama param yokken. yoksa dışarı çıkıp para saçmayı da çok seviyorum :D dengeli olması daha iyi bence böyle şeylerin.

1 kişiyken evde durmak çok problem değil ama 2 kişiysek mutlaka çıkmak lazım diye düşünüyorum.
Ablamın kayınvalidesi gerçekten evci bi kadın. Çıkmaktan nefret ediyor. Günler öncesinden planlamamışsa çıkmıyor.

erkek tarafi evde bos bos dizi izliyorsa veya bilgisayar/playstation oyunu falan oynuyorsa evde pineklemek asiri sikar. Ben dogal buluyorum.

tanıdım da evci olup olmamak kınanacak bi mevzu değil ki neden yalan söylensin onu anlamadım.

Param yokken bile evde takılmam. Ev beni darlıyor. Ancak uykum varsa gelir yatar kalkar giderim, o derece. Evcimen tip arkadaşlarım oldu ve dibine kadar evcimenlerdi yani yemek yap, film izle, arkadaşları topla dedikodu yap vs tayfası. Şimdi ne durumdalar bilmiyorum hiç :)

@hot potato, zaten sorun da burda. ben istiyorum ki iki tarafın da kişisel alanı olsun, evciyiz diye sürekli göt göte olmak zorunda değiliz, herkes kendi kişisel alanında neyden keyif alıyorsa onu yapsın. bazen de beraber bir şeyler yapılır vs.. ama bir taraf tek başına kendi alanında vakit geçiremiyorsa, hemen sıkılıyorsa, bir yerlere gidelim bir şeyler yapalım diyorsa, işte kastettiğim bu. ki bu da suç veya yanlış değil. ama baştan konuşuyoruz, aa canım ben tam tarif ettiğin gibiyim diyorlar, sonra öyle olmuyor işte. bahsettiğim şey bu.

su isim gucum olmasa evden cikmam diyenlerin isi gucu olmasin da bakalim iki haftadan sonra ne yapiyorlar, hala evde mutluluklar mi. kesin mutlulardir tabii, kesin.

@anais, dışarda da mutsuzum evde de, ama evdeki mutsuzluğu dışarıdakine tercih ederim, daha rafine ve leziz oluyor :)

kımse full evcı olmaz. en azından ayda 1-2 kere dısarı cıkar.

Sizin tanımdaki 'en fazla 1 hafta sonra hadi şuraya gidelim demeye başlayan insan' normal bir insan evladı. Bir hafta sürekli evde mi durulur? Evci, süs bitkisi değil.

Evci olmak, sosyal korkulara sahip olmak, toplu yerlerden kaçmak demek ya da ev dışı hayatta sıfır hobi ve ilgi alanı sahibi olmak demek de değil.

Evimi seviyorum, rahatınlığından ve bana verdiği güvenli alandan, orada vakit geçirmekten çok memnunum. Evciyim bir süredir. Bu beklediğim filme gitmeyeceğim ya da dışarıda arkadaşlarımla yeme-içme organizasyonu yapmayacağım anlamına gelmiyor.

evde vakit geçirmeyi severim ama "en fazla 1 hafta sonra hadi şuraya gidelim " diyorsun 1 haftadır tanıdığım birini evime almam evine gitmem. dışarda vakit geçirmeyi tercih ederim. hal böyleki dışarda da tavır ve davranışlarına bakacaktır ki birbirinize uygun musunuz değil misiniz? kimse fulltime evde kalmaz. ev hanımları bile eşiyle çocuklarıyla birlikte dışarda vakit geçirmek için haftasonunu iple çekiyor. kaldı ki çalışan birisi deşarj olmak için pekala bir yerlere gitmek isteyebilir. bence sen olaya yanlış taraftan baktığın için böyle görüyorsun bu durumu.

Ben, kocam kolumdan sürükleyerek dışarı çıkartıyor.

Genelde çıkmak istemediğim için mutsuz oluyorum her gelen teklifle.

en sevdiğim aktivite evde oturmak insanlardan izole olmak. insanlarla olmak bana daraltı veriyor.

yağlı cilt için la roche posay effaclar iyidir, hassas cilt için de la roche posay toleriene iyidir. uygun fiyatlı olarak da cerave foaming temizleyici güzel. 50 civarı genelde.

en en en uygun fiyatlı önerim de gratiste satılan bee beauty olacak. narlı veya organik sertifikalı köpük temizleyicileri çok iyi. indirimli 11 lira filan oluyorlar.

Eşek sütü sabunu (ciddiyim)

O kategoride en ucuz la roche posay, avene, bioderma uclusu. Cerave de tercih edilebilir. Indirim donemlerini al daha asagi bi sey alma cildin icin.

Ben su an peter thomas routh kullaniyorum fena degil.Ama oncesinde daha uygun fiyatlı cosrx good morning jel kullaniyodum elimdeki urun bitince ona geri donucem. Sanirim guncel fiyati 90 lira bi de sevgililer gunu indirmi var yuzde 20 uygun oluyo bayagi. Peter thomas routh da maskelerde kullanmaya devam edicem.

Eşek sütü sabunu (ciddi) +1

@Icha @pati
nereden ya da hangi markadan kullanıyorsunuz?

Mardin'e gittiğimde almıştım, internetten satılır mı bilmiyorum. Yani satılır mutlaka da hangisi iyidir bilmiyorum.

Bioderma' nın şu ürününü:
encrypted-tbn0.gstatic.com

ben de mardin'den aldigim bir suru sabundan yesil olani denedim ilk, bayagi hosuma gitti. essek sutu ve bir seyler daha var ama henuz denemedim onlari. sabuncu Mehmet dede oranin meshuru. web sitesinden satisi var.

tek sabuncu Mehmet dede

Kullanmiyorum. Su, ozellikle büyüksehirlerin sulari cok sert geliyor yüze. Olabildigince az su degsin yüzünüze. Dermatologlar, daha dogrusu isini iyi yapanlar önermiyor!

Soguk su ile göz cevreme tampon yapıyorum sabah. Cok hafif formullu micellar su ile yüzümü siliyorum. Temizlik bu kadar. Sonra düzgünce nemlendiriyorum.

Cildim yüz jeli kullandigim vakitlere gore cok daha iyi durumda. Kızarma, kuruluk hissi, gerginlik vs. hicbir olmuyor.

amaranta'nin verdigi linktekinin pembesini kullaniyorum ben de. bioderma'nin hassas ciltler icin olani.

Aynı durumdaydım.şekeri azaltıp ev yoğurdunu her akşam tüketerek ve haftada iki gün ikişer diş çiğ sarımsak yiyerek çözdüm. Yılda 3 defa süründüren grip dahil hepsi hayatımdan çıkıp gitti.

Bir süredir Uz. Dr. Filiz Gökaslan'ın instagram hesabını takip ediyorum.Kendisi çocuk doktoru aslında ama herkese hitap edecek önerilerde bulunuyor. Hastalık öncesi önlem almak adına da bazı önerileri var. Ben mantıklı bulup uygulamaya başladım. Açıkçası bu sene ilaç kullanmamı gerektirecek bir hastalık yaşamadım.
İncelemenizi tavsiye ederim.

www.instagram.com

En son ne zaman hasta oldum ya da ilac aldim hatrlamiyorum. Ozellikle yurt disina tasindiktan sonra, son 10 yilda, en hasta oldugum donem "bugun biraz basim agriyor" oldu (bir de bazen sinuzit oluyor). Gozlem ve deneyimlerime gore bagisikligi artiran seyler:

- Stressiz, huzurlu hayat
- Temiz hava
- Kaliteli su, bol ve kaliteli et/balik tuketmek (Turkiye'deki etler saman gibi buradakilerin lezzeti yaninda). Sebze meyvenin az tarim ilacli olmasi
- Sigara kullanmamak
- Alkol kullaniyorum ama bagisikliga etkisi var midir bilmiyorum. "Alkol mikrobu oldurur" diye teselli buluyorum :)
- Spor yapmiyorum ama yaptigim donemlerden biliyorum ki spor ciddi oranda bagisikligi kuvvetlendiriyor
- Gunesi az olan bir ulkede yasadigim icin takviye amacli gunluk D vitamini aliyorum
- Her yil grip asisi oluyorum

Imkanlar sebebiyle bunlarin hepsi mumkun olmayabilir ama dikkat etmekte fayda var.

belki de sebze ağırlıklı beslenmek yeterince sağlıklı değildir.
et tavuk balık yumurta tüketin.
güneş alan odada oturun.

edit: "sağlıklı besleniyoruz aslında, sebze ağırlıklı çoğu zaman. dışardan da çok nadir yemek yeriz."
bu cümle biraz mızmız ve hassas oldugunuzu düşündürdü bana.
dışarıdan nadir yemek yemek ve sebze ağırlıklı yemek ile grip-nezle arasında ilişki yok ki. aksine böyle seçici insanlar daha kolay hasta oluyor.

takviye besinler dışında evi-ortamı bol bol havalandırmak, yatak çarşaflarını düzenli olarak değiştirmek de etkili oluyor.

takviye olarak, her sabah çayınızın içine bir tutam zencefil kökü.

Bagirsak florasi. Onu iyi tutmak lazim. Bitkisel besin agirlikli beslenmek iyi bunun icin. Sebzeyi mama kivamina getirene kadar pisirirseniz, lifli beslenmek disinda ekstra bir iyiligi olmaz. Sebzeyi, yesili cok oldurmeden yemek lazim.

Cok insanla calisan ya da toplu tasima araclarini her gün kullanan insanlarsaniz, grip asisi olun.

Spor cok etkiliyor.

Bir-iki aylik kür yapabilirsiniz kis aylarina girmeden. Prebiyotik kürü gibi.

ben herseyı yaptım. ama hala hasta oluyordum. bende care olarak beta glukan takviyesi almaya basladım. işe yaradı. bence takviye ilac al.

Takviye vitaminlerin hastalık döneminde kullanılınca virüsü/bakteriyi, neyse artık adı beslediğini ve hastalığı uzatabildiğini duymuştum. Ne kadar doğru bilmiyorum.

probiyotik, prebiyotik ve spor. 3-4 aydır haftada yaklaşık üç gün az kardiyo, üstüne yüzüyorum. çok iyi geldi.

bunyeye gore degisir. ben hicbir seye dikkat etmiyorum diyebilirim.

sigara iciyorum gunde 3-5 tane.
alkol haftada 2-3 kere
susamadigim surece asla su icmiyorum. zorla su icmenin zararli olduguna inaniyorum.
et sevmiyorum dolayisiyla pek yemiyorum
temizlik hastasi degilim, yani oyle eve girince ellerini yikamaya kosan bir insan degilim.
stres ise hayatimdaki en buyuk problem.

cok acili yiyorum. acidan kastim biber ama baya boyle yag limon dokup yerim kahvaltida, o derece. yag demisken zeytinyagi cok tuketiyorum.

sut yumurta yogurt aman aman tukettigim seyler degiller.

burnum sadece aci biber yiyince akiyor. sadece bozagima bisi takilinca oksuruyorum. basimin agrimasi sadece yorgunluktan uykusuzluktan veya hangoverdan oluyor. grip olmayali sanirim 3-5 sene oluyor.

36 yasindayim. bi massalahinizi alirim :P

Temmuz Phuket için iyi bir ay değil.
Turlarda genelde doldukça fiyat artar, tekrar düşme imkanı pek yok son saniyede birileri iptal edip promosyon yer açılmazsa falan. Onu da beklerseniz başka ihtimalleri kaçırırsınız.

Bütçe sıkıntısı varsa Yunanistan’a gidin. Tur bakmayın. Atina’dan küçük bir adaya geçin. Selanik’ e yakın deniz tatili bölgeleri de var.

Üç yüz saat uçakla yol gitmeye gerek yok bir haftalık tatil için bence. Ama merak ediyorsanız, vakit geçirmeden tur ayarlayın, yaza yer ayırttı çoktan herkes.

Çok fazla yunanistana gittik zaten. Ona herzaman gidebiliriz farklılık olsun diye dedik orayı, mevsimi değil ama yeme içme farklı yer görme açısından hoşumuza gider.

balayında phukete gittim, tamam fil maymunlar otantik falan da, tekrar bi seçim şansım olsa gitmezdim =)

giderseniz de mutlaka turla gidin, diğer türlü çok pahalıya geliyor.

bali falan bakın.

Hocam ya balayını erteleyin ya da Temmuz'da başka yer bakın. Tam mason dönemlerinde (Haziran-Eylül sonu) giderseniz verdiğiniz vereceğiniz paraya günah.

Evde annemin psikolojisi de bitmiş durumda sürekli ağlıyor.

başka bir yere götürüp ikinci bi görüş daha alın.

maddi durumunuz nedir? tedavi etmek istiyor musunuz kediyi? bazı konularda her veteriner hekim yeterli olmayabiliyor. veterineriniz kim?
yaşadığınız şehirdeki iyi hekimleri araştırabilirsiniz. belki iyileşme sağlayabilirler.
ankaradaysanız (bkz: petcode hayvan hastanesi) (bkz: ateş barut)
izmir için (bkz: pegasos veteriner kliniği)
(bkz: urla vet)
(bkz: ege pet park)

Adana'da yaşıyorum. Tabi ki tedavi ettirmek istiyorum.

Var mı bildiğiniz iyi bir yer Adana'da?

Adana için bir iletişime geçin;
Hatice Ersan
Mehmet Avan
Mete Betin
Uğur Karaduman

Suyu şırıngayla verin zorla, susuz kalmasın.

Durumu ve sorunu tam olarak nedir? Bunu bulabilen bir veterinere gitmeniz elzem.

Ben hayvan sahibi olarak, zor durumunuzu anlayabiliyorum. Yine de, hayatını elinden almak istemem. Tüm canlılar, ne kadar berbat halde olursa olsunlar yaşamak istiyorlar. Yanında olurum, iyileştirmeye çalışırım, daha da yapacak bir şey yok. Ötenaziyi kendi seçimini yapabilenlerde etik buluyorum.

geçmiş olsun, çok zor.
insanın yaşama sevincini alıp götüren bir durum maalesef.
ama bence de başka bir ya da birkaç veterinere götürmenizde fayda var.

yukarıda da yazıldığı gibi, ağzına şırınganın iğne kısmını çıkartıp su verin.
mutlaka başka bir veteriner görsün.
muhtemelen ameliyat sonrası sizin veterinerinizin anlamadığı ya da yanıldığı bir komplikasyon falan gibi bir şey olmuştur.
umarım geri dönüşü olan bir süreçtedir.
kedilerin mama yemeyip su içmemesi en tehlikeli süreçtir genelde, o yüzden acele edin.

Kesinlikle baska bir veterinere gidin. Karin fitigindan sonra duzelememesi ilginc olmus. Belli ameliuat duzgun yapilmadi ve baska bir sorun var. hala kurtarabilirsiniz belki

benim sorulara bakabilirsiniz kedimiz çok hastaydı sarılık olmuştu. şırıngayla zorla düzenli besleyerek sarılığını gerilemesi mümkün oldu. böyle durumlarda genelde kediler beslenemediği için sorun yaşıyor olabilir. günde 150 160 ml kadar kaliteli mamayı sıvı şekilde şırıngayla verin. bize ölmek üzereyken verdikleri kedi şu an toparlamaya başladı.

gereksiz ümit vermek istemiyorum kesinlikle. biz de acı çekmesindense iyileşemeyecekse acısız ölmesini istedik. ancak durumu kesinleşene kadar vazgeçmeyin lütfen.

internette şırıngayla nasıl besleneceğine ilişkin videolar bulabilirsiniz.

mutlaka başka birinden de görüş alın ayrıca bence de.

allah acil şifa versin.

turist isen evet. oturumun varsa hayir

Oturum varsa hayir. Ehliyeti saydirmak, aslinda saydirma adi altinda bir ton paranin verilmesi ve sinavlara girilmesi ile Almanya´da normal ehliyet alma prosedurune ile cok yakin zaten.

Oturumdan ziyade Anmeldung denilen işlemi yaptığın tarih baz alınıyor.
Abmelden yapmadığın sürece o 6 ay devam ettiği için çıkıp girmek bir işe yaramıyor.

Tavsiyem, uzun süre kalacaksanız ve araba kullanmayı düşünüyorsanız orada Umschreiben denilen işlem ile ehliyet almanız (yazılı ve pratik sınavlara giriyorsunuz).

Diğer türlü kaza yapma riskiniz epey fazla.

Cekyadayim ve oturum iznim var. Ehliyeti hic ugrasmadan, para vermeden, sinava girmeden birebir Cek ehliyeti ile degistirdim. Almanyada farkli mi?

@burfak

kaza yapma riskiniz fazla derken ne açıdan anlayamadım?

belediyeye kayıt olunan(Anmeldung) tarihten itibaren 6 ay geçerli oluyor. 1 yıl içinde ehliyeti değiştirmezseniz, sıfırdan ehliyet yapmanız gerekiyor hatırladığım kadarıyla.

Aslında yazdıklarınıza göre tam ihtiyacınız olan şey: kapsüllü kahve makinesi. Çok kısa sürede çeşitli kahveler yapabiliyorsunuz, kapsül başına dışarıda bir kahve içmekten çok daha uyguna geliyor. Açıkçası bende de mokapod, v60, french press falan olmasına rağmen genelde üşendiğimden kapsül çakıp geçiyorum.

tchibonun kapsüllüsü var. kapsülü ilk kullanımdan sonra temizliyorum içine kendi öğüttürdüğüm kahvemi koyup 2 dkda hazırlıyorum. kapsüllü bir makine işinizi görür.

peki bu aletin yaptığı kahveyi tchibo'larda falan deneyebiliyor muyum? hiç görmedim daha önce ama öyle bi opsiyonları var mı yani ben bunu almak istiyorum bana denetin gibisinden. çok pahalı değil espresso makinesine göre belki ama yine de az para da değil denemenin bir yolu var mıdır?

Nespresso muydu, o daha yaygın. Yan sanayi kapsul falan daha kolay bulunuyor diye biliyorum. Hem chibo kapatıp gidebilir.

nespresso yu kendi magazalarinda deneyebilirsiniz. istinye park, kanyon da var daha da vardir. tchibo da denetir heralde sorarsaniz.

ikinci el makine alabilirsiniz. ozel caba gostermedilerse temiz olmamasi icin bir sebep yok.

Yorumum: Lütfen, rica ediyorum, cok rica ediyorum almayin kapsul tipi makine. Dünyanin en pahali kahvesini, en cok copu ureterek ve dünya dolusu donusturulemeyen atiga sebebiyet vererek iceceksiniz.

(Ayrica bu kadar cok 2. eli olmasinin sebebi, cok hizli sekilde artan ve devamli artan kapsul fiyatlari nedeniyle makinenin islevsizlesmesi.)

Önerim: Pratik bir makine aradiginiz icin, ikinci el full otomatik espresso makineleri. 500-700 arasi bulunuyor. Deloghni bakabilirsiniz, yaygin bir marka, bakimindan anlayan usta sayisi da cok, parcasi da kolay bulunuyor.

valla gönlüm şundan yana aslında en başından beri:

www.hepsiburada.com

hala karar vermedim de bi çılgınlık yapıp şu aleti de alabilirim belki.

Yukarda gönlünüzden geçen makineyi geçen hafta aldım,çok memnunum.İnkanı zorlayıp alın bence,kapsüllü de alsanız,bunu almak isteyeceksiniz.Ben frenchpress,mokapot,filtre kahve makinesi tecrübelerimden sonra alabildim,keşke daha erken alsaymışım,diğerlerine masraf edeceğime.

galata kulesi
önceden rezervasyon gerekli.
fiyatı da uygun
manzara ve deneyim unutulmaz

360 var, ben begenmiyorum hic, ama seveni cok. Genelde yabancilarin gittigi, nezih, modern ve sik bir mekan. Yemek iyi ama abartilacak bir yani yok. Servisi hep duzgundu.

Nicole var. Aciklamaya gerek cok yok, Istanbul´da daha iyisi yok saniyorum. Fine dining. Neredeyse full cam olan tarafindan rezervasyon yaptirabilirsiniz.

Beyti? Geleneksel yemek, her sey kaliteli. Servis bana biraz bunaltici geliyor, ama Turk usulu, ozenliler. Tum yemekler orjinaline uygun. Icerisi kitsche kacmamis, ahsap agirlikli. Genellikle sakin icerisi, rahatca sohbet edebiliyorsunuz. Belirtirseniz iyi bir yerden masa rezerve ederler. Manzara yok. Tatlida da ciddi iyiler. Sarap menusu buyuk ama hep ayni markalardan. Ben sevmiyorum, kendiniz goturebilirsiniz, belirtmeniz lazim onceden.

Leb-i Derya´nin yeni konseptini seviyorum. Ogle yemegi icin uygun olabilir. Sarap menusu cok duzgun. Mezeler, atistirmaliklar belli bir seviyede hep. Manzarali, iyi bir masa icin kesinlikle belirtmeniz lazim telefonda.

Düzeltme: Nicole kapanmis, Bruce soyledi.

firuzende var, benzer segmentteki yerlere göre daha az pahalı; ister galatalı ister haliçli manzaradan rezervasyon yaptırabilirsin.

eğer her gün dışarı çıkartıp yürüyüş yaptıramayacaksan evde köpek bakmak pek kolay değil, o hayvana da gereken ilgili vermek gerekir.

ama fikir açısından pekin köpeği bu konuda çok yetenekli diye biliyorum, bir yakınımızın vardı yalnızca gazete kağıdına yapardı tuvaletini. başka hiçbir yere yapmazdı.

Cavalier King Charles. Zeki bir köpektir. Hiç ses çıkarmaz ve eğitilmesi kolaydır.

evde sürekli biri olmayacaksa küçük köpek seçmek biraz sıkıntılı oluyor. ben olsam biraz daha büyük bir ırk tercih ederim, her gün biraz dolaştırabileceksen 3+1 uygun olur, tabi barınaktan alacağını varsayıyorum.

Iyice dusunup oyle karar vermissinizdir diye dusunuyorum.

Sürekli apartman dairesinde kalacaksaniz ve asansor yoksa, buyuk irklar icin biraz sikintili bir durum. Ileri yaslarda kalca sorunlari basliyor merdiven inip cikmaktan.

Cok kucuk irklar, istisnalari da vardir belki ama, cok havlamaya yatkinlar. Evde kaldiklarinda da ayni durum, disarida da. Ben kucuk irk besleyen komsumdan bikmistim.

Dairede yasam eziyet olmak zorunda degil. 2 saat gezer, disarida vakit gecirirse sorun olmaz. Evde zaten bir kanepeden digerine gecer, uyuklar ederler. Arada egitim verir, 5-10 dakika oyun oynarsiniz. Ev, hayvanin rahat ettigi, sahibine de rahat verdigi yer olmali. Evde kosturma olmaz, bunu kesinlikle ogretmek zorundasiniz.

Egitimini kolay verebileceginiz hayvani zaten barinakta tanirsiniz. Hemen atilmaz, biraz cekingendir. Size ilk gelen kopek asla degildir. Kopek konusunda bilginiz, tecrubeniz azsa cekingen olani sahiplenin. Zaten bir hafta sonra tepenize cikacak. Onemli olan sizle guc yarisina girmemesi.

Irk fark etmez, sizin isindiginiz, yasamak istediginiz kopek size uygundur.

toy poodle

şimdi siz önce köpek küçük. 1 yaşında pedi alacaksınız göstererek dışarı koyacaksınız oraya yaptıracaksın agacın altına mesela. sonra o pedin dısarda oldugunu gorecek çişi gelince dısarı cıkmak isteyecek bu kadar... :)

Günde iki defa ve 12 saat arayla ama mutlaka aynı saatlerde dışarı çıkarıp gezdir. Kısa süre içinde istediğin sonucu alırsın. Köpekler insanlar gibi değildir. Bulundukları ortama pislemeyi sevmezler.
6 aylığı aşınca iki gezdirmeyi arasını günden güne kapatarak günde 1 e indir. Evde tasmasız, gezdiğinde mutlaka tasmalı bulundurup, evde tasmayı ulaşabileceği bir yere koyarsan, acil durumlarda tasmayı sana getirip çok sıkıştım diyecektir.

Köpeği hangi yaşta olursa olsun 2 kez çıkartmanızı öneririm. Sabah az vaktiniz varsa 15 dakika çıkarın ama yine de çıkarın. İleri yaşlarda tutamayabilir çünkü.

Ayrıca evde sıkılıp yanlış davranış geliştirmemesi için de önemli 2 kez dışarı çıkması.

Yaşı çok küçük, muhtemelen o da ayağı toprağa basınca daha rahat gideriyor ihtiyacını ama bu yaşta uzun süre tutamadığından pede de gidiyor. Anlattığınız kadarıyla bir sorun yok. Bir yaşına doğru hep aynı saatte evden çıkartın ve başlarda pedi de onun gözü önünde dışarı taşıyın. Büyük ırklarda 1.5 yaş, küçüklerde 1 yaş sonrası fiziksel gelişim ya çok yavaşlıyor ya da duruyor. O raddeye geldiğinde zaten tutabilecek.

isyerindeki insanlardan “cok kaotik biri gibi duruyosun” geri bildirimi kurumsal hayat icin iyi degil. Sakin sakin dusun, neden boyle diyorlar? Bunu engellemen lazim (kaotik biri olsan bile)
Toplantiya gec kalma durumundaki davranisin kendine guvenle ilgili gibi. Eger yaptigin iste iyiysen, insanlar sana saygi duyuyorsa, kendine guvenin yuksek olur, biraz gec kalsan bile hicbir sey degismez. Bu tarz durumlarda bilgi ve hazirlik insani sakinlestirir. Bir konuda stres oluyorsan, konuya dair tum acilardan bilgi sahibi ol, cok insanla konus. Insan bir seyi ne kadar iyi biliyorsa, ne kadar kafa yormussa, o konuda o kadar rahat olur (toplanti yapar, sunum yapar vs).

Ben her türlü işi yaparken biraz kaotik çalışıyordum. Biraz toparlamanın tek yolu benim için analog ajanda kullanmak oldu. Bir iş, sunum, proje yapacakken de önemli olan noktaları mindmap tarzında yazıyorum, yoksa ohooo... Sürekli üç ilerisindeki konuyu da kafamda kurduğumdan, öz konuşmak, ana konudan sapmamak benim için de çok zor.

DEHB gibi duruyor. Bir araştırın isterseniz.

Rottweiler

Hocam ben de alman coban köpeğini düşündüm. Ama cok korkunç gözüküyor büyüyünce. Azıcık da ürktüm açıkçası. Büyük irk olabilir dedim de mesela husky gibi falan. İyi eğitilirse onu tetikleyen bir sey olmaz ve bana saldirmaz degil mi?

Beagle.

"Beni koruyacak"

www.akc.org


Anadolu coban kopegi olarak bahsedilen kopekler olabilir. Tabi nasil bir tehdit altinda oldugunu ve koruma gerektirdigini bilmiyoruz. Ama bu, akbas, kangal vb ve onlarin kirmalari en azindan turkiye'de bulabilecegin kopekler.

"bana saldirmaz degil mi"
"Bana da saldirmasin yani"

cok acayip bir durum olmadikca kopegin sahibine saldirmasi gibi bir konsept yok zaten.

köpekle yaşamaya hazır mısınız? bence bu soruyu kendinize sorup emin olmadıktan sonra arayışa girmeyin.

Köpekle yaşamaya hazırım ama sonuçta ilk kez köpek bakacağım. Mutlaka zorlandığım, şaşırdığım durumlar olacaktır. Bu demek değildir ki onu yeniden sokaga veya barınağa göndereceğim. Biraz urkuyorum bu da cok doğal. Yavruyken alip hem onu kendime, hem kendimi ona alistiricam.

Köpeğin o şekilde eğitilmesi, birazda karakteristik olarak o göreve yatkınlığı gerekiyor. Ben Airedale sahiplendim. Tipik bekçi köpeği değiller aslında.

Sadece kapı çaldığında bir kelime ile komut veriyorum. Yürüyüşü bile değişiyor, öyle bir gidiyor ki kapıya... Sürekli kapıyı gözetliyor, hele ki ana kapıya bakan oda kapım açıksa asla uyuyamaz, sürekli görev modunda olmaktan.

Diyeceğim o ki, bir Golden de bekçilik yapabilir. Yetiştirilmiş çoban köpekleri, çobanlık yapmıyor diye barınağa veriliyor. Bu işler böyle.

Hayvanın kendine güveni olması önemli. Irkı, cinsiyeti çok çok önemli değil. Gerekirse bu konuda biraz bilgi edinir, o yönde eğitirsiniz.

Geçici olarak bir hayvana bakmanızı tavsiye ederim. Sokakta bulunup iyileştirilmiş, yebi sahibi aranırken boşta kalan hayvanlar oluyor. Hem sizin için, hem sahiplendirmeye çalışan aracılar için, hem de köpek için faydalı olursunuz.

Hayvan sahiplerinin hayvanlarla ilgili anlatabildikleri detaydır. Hayvan tüm yaşamınızın ortasına giriverir. Tüm düzeni değiştirir. Bana göre birer hayvan az yaşasa bile sokakta mutludur. Ama bir hayvanı bir eve, daha da kötüsü kendinize alıştırdıktan sonra vazgeçmek fikri kadar acı bir şey yok.

Akıllı, iyi eğitilmiş veya eğitilecek, tanıdığı insanlarla ve tanığı köpeklere agresifleşmeyecek bir köpek lazım size. Yani siz bir depo, imalathane korumak için köpek alacak olsanız, bunlara pek bakmayın derim ama ev için gerçekten dengeli ve akıllı bir havyan olması gerekli. Yoksa uzun vadede çok itici bir ev sahibi veya komşu olarak göze çarpmaya başlarsınız.

Bizim akbaş kırması bir köpeğimiz var. Bahçede kalıyor. Tanımadığı arabalara veya insanlara havlıyor. Diğer köpeklerle de, eğer karşısındaki köpek hırçın ve asosyal bir köpek değilse gidip koklaşıyor. Elbette, her akbaş böyle olmaz. Ama yine de bence siz sakin çoban köpeği ırkından gitmelisiniz. İyi araştırın...

Presa Canario.

bu arkadastan bende var bir tane,bahcede serbest yasiyor.evin kapi kilidi uzun zamandir bozuk yaptirma geregi duymuyoruz.yemegine dikkat etmek lazim cabuk kilolaniyor,kilolaninca cabuk yoruluyor.

alman çoban köperi diyecektim tam; ama onları korkutucu bukuyormuşsunuz ki haksız da sayılmassınız. o vakit,
Saint Bernard kesinlikle.
hem büyük, hem de sevimli.

www.juen.com.tr

linkteki soruları cevaplayıp kendinize en uygun ırkı bulabilirsiniz.

kamp yapmaya gittigimiz bir koy yerinde ciftligi koruyan bir akbas. tabi tek bir akbas uzerinden konusmak biraz sacma ama tek kelimeyle muthis bir hayvan. hayran oldum. cok guzel, akilli, hem arkadas hem korumaci.

Sahiplenmek derken kastettiğiniz, yetiştirilmiş, terkedilmiş, yeni bir sahip arayan köpekse işiniz zor. İstediğiniz ırkta bulsanız da özgüven ya da psikolojik sorunları olabilir.

Hangi ırk sorusuna gelince, hırsızla bile oyun oynayacak karakterde oyun köpekleri hariç her koruma köpeği sizi canı pahasına korur.

Sizin yetiştirdiğiniz veya bir süredir beraber zaman geçirip beslediğiniz köpek size saldırmaz, merak etmeyin.

Bu türde bir köpek yetiştirmek ve eğitmek zordur, liderliği ona kaptırmamalısınız, eğer sizinle liderlik yarışına girerse büyük sorun çıkar.

Kültürlü yabancıdan rahatsız olmam. Bana rahatsızlık vermedikçe sorun yok. Ama araplar suriyelilerden rahatsız oluyorum. Bazı ırak ve iranlılardan da.

Olmuyorum. Sorun yabancilar degil. Turkiyelileri ucuz koleler gibi calistirip topraga ekmege muhtac eden sistem sorun. Buna da sebep olan yine yonetici Turkiyeliler. O yoneticilere oy verenler de yine Turkiyeli.
Herkes hak ettigi gibi yasiyor haliyle. Bir monark gelip ulkeyi yabancilara satip bizi ekmege muhtac etmedi. Bizzat bizim sectiklerimiz yapti.

Ruslardan rahatsiz olmuyorum, araplardan oluyorum. Irkciyim.

Olmuyorum.

Olmam, imkanım olsa ben de başka bir ülkeden ev alıp oraya yerleşmeyi isterim, niye ikiyüzlülük yapayım ki.

Problem sende,muhtemelen neden bende yok bunlarda var bunalimindasin.gelsinler yasasinlar abi,butun dunya yabancilar gelipte alsin,kisaca bi gecirelim kendilerine gelemesinler diye ugrasiyor.isteyen gelsin en guzel yerden alsin,liberalizm iyidir,parasi olandan zarar gelmez.

sadece araplardan oluyorum. rustan, ingilizden neden olayım.

Onlarda birbirlerini istemiyorlar, bana, cok fazla slav turist gelmeye basladi, gurultu yapiyorlar diye dert yanmislardi.

ben bir ara delft ve utrecht gibi şehirler için iş, phd başvurularında bulunmuştum ve baya yükselmiştim hollandada yaşama fikrine, bir süre almanyada yaşamış biri olarak hollanda nedense bir tık daha göçmen karşıtı gibi gelmişti ama yaşam standartlarını vs. düşününce benim hiç takılacağım bir konu değil.

neden tercih etmeliyiz derseniz, benim tercih nedenlerim şöyle olurdu; zaten türkiye şartlarını artık konuşmaya gerek yok, kuzey amerika uzaklık zaman farkı vs. nedenlerle çok zor, benim için yaşanabilecek en mantıklı yer avrupa. İspanya, italya, portekiz bize benzer yaşam tarzları ve akdeniz kültürleri nedeniyle çekici ancak iş ve dil konuları sıkıntılı, bu yüzden en mantıklı ülkeler ingiltere, almanya, hollanda, iskandinav ülkeleri (fransa da dil konusunda zorlar gibime geliyor.).

ben 1 2 ay eindovenda kuzenlerimin yanında kaldım kış mevsimiydi. iskandinav ülkelerinden pek bir farkı yok. göçmen karşıtlığı mevcut tabi ki. ve çok sıkıcı bir ülke.(amsterdam hariç) kışın sokaklarda in cin top oynuyor. sadece cuma ve cumartesi akşamları hareket var. sakinliği seviyorsanız süper ancak biz akdeniz insanıyız bize ters. eşim doğa manyağı bir insan olmasına rağmen kuzenimin evinin manzarası güzel olmasına rağmen, direk ben bursa yaşayamam dedi. ben de düşündüm kesinlikle bize göre değil. şartlar sakinlik ingilizce seviyeleri artıları. eksileri göçmen karşıtlığı ve sakinlik. almanya ya da ingiltereyi seçmenizi öneririm. fransızlar ingilizce bilmez ve dışlar. italyanlara daha dışlayıcı ama italya güzel. ingiltere olabilir.

Ben ne almanya hollandada ne de iskandinav ülkelerinde asla yapamam. O insanlar o kadar mesafeli ve soğuk geliyor ki bana. Litvanyada yaşadım bir süre, evet ilk aylar bir büyü içinde olunca insan pek farkedemiyor insanların ilişkilerini fakar zaman geçip alışınca anlıyorsun ne kadar ‘buz’ olduklarını. Portekizde yaşıyorum. Geldiğim ilk günden beri hiç yabancılık çekmedim. Bana hep türkiyenin 90lı yılların sonunu hatırlıyor..Bende ticari kafa var kendi işimi yapıcam düşüncesi varsa portekiz fırsatlar ülkesi. Girer bir yerde çalılırım diyorsan asgari ücretle yaşam kalitesi trden farklı değil. Ama mühendislerin iyi maaş aldığını duymuştum. Lizbonda bir arkadaşa 2,500 vereceklerdi. Asgari ücretin 650 euro olduğu yerde 2500 çok çok iyi para. Asgari ücret düşük olduğu için market fiyatları da düşük. Avrupanın en ucuz ülkelerinden. Düşünün bir değerlendirin derim.

Almanya’nın elenmesi? Almanya’nın çok büyük bir kısmında hava koşulları çok çok daha iyi Hollanda’dan. Güneyine gidin. Güneşli güne doyun. Öğrenci şehirlerine bakın. Çok kültürlü olduğu için ırkçı olaylar daha az yaşanıyor.

Avrupa’da yükselen bir aşırı sağ var. Hollanda’da var bu, Almanya’da da. Geleceğin ne getireceğini pek bilmiyoruz. İngiltere’nin şahsen Almanya’ya oranla ırk bazlı ayrımcılıkta, sosyal hayatta birçok şeyi aştığını gözlemledim. Almanya’da da çok kötü değil durum. Favori göçmenleri biz değiliz, orası doğru.

bu aralar yurt dışında yaşama fikrine biz de çok yükselmiş durumdayız. avrupa ülkelerinde yaşayan yakınlardan bilgi topluyoruz. kendi seyahatlerimizden edindiğimiz tecrübeler de var. bana göre bir göçmen olarak avrupa'da en rahat edilecek ülkelerden biri hollanda. iş imkanı, kolay göçmen alması, her alanda sanayisinin büyük olması dolayısıyla biz almanya'yla çok ilgiliydik ama almanca bilmeyen göçmene toplum içinde ikinci sınıf insan muamelesi yapılması, devlet dairelerinde ingilizcenin işe yaramaması gibi sorunlar yüzünden ıstırap dolu adaptasyon süreçleri geçiren yakın tanıdıklarımız var. giriş seviyesinde almancam var, geliştirmeye çalışıyorum ama öyle lanet bir dil ki kolay kolay öğrenilmiyor da.

hollanda'da ise ingilizce bilmen çoğu şeye yetiyor. ikinci dil olarak ingilizce bilme oranı en yüksek avrupa ülkesi (%70 civarında), kırsalda yaşayan yaşlılar dışında neredeyse herkes ingilizce biliyor. en yakın arkadaşımın kardeşi den haag'da yaşıyor, biz de gidip bir süre kaldık. okulda hollandalılar bile kendi aralarında ingilizce konuşuyor. bürokraside de ingilizceyle iş yapılabiliyor. kendin çabalamıyorsan kolay kolay ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmüyorsun. kesinlikle daha rahat, daha açık fikirliler. medeniyet açısından avrupa ortalamasının üstündeler.

akdeniz ülkeleri daima daha içine kapanık, daha ırkçıdır (ispanya, italya), iş imkanı da örneğin bir almanya'ya göre çok kısıtlı zaten. siz bence seçenekleri 1-hollanda, 2-almanya olacak şekilde güncelleyin. iklim yüzünden almanya'yı elemeniz tuhaf olmuş. kocaman ülke, her iklim var. gittiğiniz bölgeye göre değişir o.

Almanya'yı sırf iklimden elemedik,
dil önemli bir kriter.
ayrıca daha önce farklı şehirlerine çok defa turistik amaçlı gittik, atmosfer vs yaşamak için can attığımız bir ülke olamadı :/

Almanya icinizi acmadiysa Hollanda da acmayacak bence, ikisi arasinda derin farklar yok. Bir de turist olarak gezmekle surekli yasam arasinda cok fark var. Iki durumdaki memnun kalma parametreleri cok farkli.

depresyon belirtisi.

1. terapi
2. sosyal Hayat edin
3. hobi edin

Bence sıkıntı yok. Son derece sıradan bir durum. Eskiden yaptığın şeylerin büyüdükçe aynı tadı vermemesi kadar doğal bir şey yok. bu spor ve kitap gibi hobi değil, yaşam biçimi olan şeylerde bile geçerli. forrest koşar koşar, bitmeyecekmişçesine koşar ve bir gün durur işte.

hevesle yapabileceğin milyonla şey var, orada hazırlar ve seni bekliyorlar. aramazsan bulamazsın. bulamazsan yerinde sayarsın.

iş hayatı, iskolik olmasak bile bütün hayatımızı ve belleğimizi ele geçiriyor. başka şeylere odaklanmamizi zorlaştırıyor.

ilginizi ciddi anlamda çekecek bir şey bulun. sevgili, hobi vs..

Ben de aynı şekildeyim. Gençlik enerjisinin bitmesine bağlıyorum bu durumu. Öğrenciyken daha bile çok para biriktirirdim şimdi gelire oranlayınca neredeyse hiç birikitiremiyorum.

Normal. Geçiş dönemidir. Konfora olan bağlılık arttıkça, çoğu şeyin yapılması zorlaşıyor. Heves azalıyor, zevk veren şeyler boş, gereksiz geliyor. Bence çoğu insanın yaşadığı bir dönem.

Bence bekleyip, kendinizi izleyip neye nasıl zaman harcamak istediğinizi bulun. Yapmak istemediğiniz şeyleri, sadece yapmış olmak için yapmayın. Ama takipte olun, her alandan izole olmayın ve ne istediğinizi sorun kendinize. Örneğin önceden salonda spor yapmak sizi kesiyorken, şimdi bir eğitmenle özel çalışmak size zevk verebilir.

Evlen.

ikiniz de özelde çalışıyorsanız taraflardan birinin işsiz kalması halinde ödeyebileceğiniz bir tutara çekin bence.

@elorelia yok ben kamuda o maaşla ödenecek kredi. maaşımın 3/2 si gidecek krediye.

bence maaşınızın yarısıyla yaşamaya çalışmanız çok büyük sıkıntılar yaşatacaktır size.
size sormak istediğim bir şey var? bu alacağınız kredi ev için mi? 12 bin tl maaş ile 7000 bin tl'lik bir ev almak fikri doğru mudur bunu değerlendirmeye aldınız mı hiç?

aylık 5250 tl den 144 ay hesapladım. 756 binlira para yapıyor.

756 bin lira ödemenin, ne kadarı sizin elinize geçecek?

yani 756 binlira almak için ne kadar faiz ödemeniz gerekecek?

Ayrıca birikiminiz var mı? sanıyorum ev kredisi için bile işte yüzde bilmemkaçının nakit olması gerekiyor falan.

ikincisi nereden alınacak bu ev? malum istanbul depremi, büyük trakya depremi diye diye elazığ'da oldu, buralarda da her an olabilir. bina yapısı, kalitesi, deprem yönetmeliği önemli olduğu kadar binanın zemini de çok önemli.

ayrıca ne kadar kira veriyorsunuz şu an.

şimdi hepsini detaylıca belirtirsen biz duyurucular olarak hepsini değerlendirip fikrimizi belirtiriz.

sorduğun soruya düzgün cevap verebilmek için çok az şey biliyoruz.

ev almak başlı başına bir olay, yeri güzel olacak, işe yakın olcak, çok yukarlarda çok aşağılarda olmayacak, aidat vb uygun olcak, kombili olcak, satmak istersen hemen satabileceksin. önü açık olcak, zemini, kalitesi düzgün olcak. yani ev almak gerçekten başlı başına bir iş.

ısı yalıtımı mesela, bizim oturduğumuz evin yalıtımı çok iyi, altta kimse oturmuyordu, üstte bekar bir insan oturuyordu, çoğu zaman evde yok, kombiyi yakınca 500 den aşağı gelmiyordu, bu sene alta aile taşındı, üste aile taşındı, sürekli yakıyoruz 200 lirayı geçirtemedik daha.

kredi çekip almak kolay, kenarda para varsa hadi zor zamanda satabileceğin bir araba varsa iyi, neyin ne olacağı belli olmaz, tek maaşa kalırsınız anca krediyi öder faturaları öder, yemeye içmeye para kalmaz, böyle durumlarda işte nakit paradır, arabadır sizin hayatınızı sürdürebilmeniz için çok çok önemli. dünyanın bin türlü durumu var.

herhangi bir bankanın 144 ay aylık ödemesi 5225 liraya gelecek şekilde konut faizi hesapladım, ana para 400binlira oluyor, yani 350 binl küsür faiz ödeniyor.

Taksit Tutarı:5.224,65 TL
Faiz Oranı:% 0,99
Yıllık Maliyet Oranı:% 12.714

bana hiç mantıklı gelmedi.

standart düşürecekseniz sırf kiradan kurtulup başınızı sokacak en ekonomik evi almak konusunda düşürün. elinizde evin yarı parası falan yoksa böyle 350bin küsür faiz ödenecekse hiç bulaşmayın derim.

Standardınızı düşürmeniz, para biriktirmeniz falan bilmiyorum da senelerce o parayı ödemek ben olsam ciddi bunaltırdı beni. Temmuzda bitecek borçlarım var ve 3 senedir ödüyorum o bile canıma tak etti artık. En başta şöyle düşünün o borç sizi işe bağlayacak. Bir gün gelip işinizden sıkıldığınızda değiştirmek isterseniz belki de aynı maddi koşulları sağlamadığından çakılıp kalacaksınız oraya ve bu hiç hoş değil.

belki felaket tellallığı olacak belki yanlış anlaşılacak söylediğim, siz öyle insanlar değilsinizdir evet ama ilişkinizde bile maddi olarak daralmak problemler yaratabilir ileri dönemde. o yüzden bence standartları düzgün ayarlamalı, gerekirse revize edebilmeli insan.

@baharat 7000 tl'lik ev derken?

@hem şişko hem deli şu an 1200 tl kira veriyorum. ama oturduğum semt kötü güzel bir semte taşınıcam. aynen hesapladığınız gibi 144 ay 5250 tl kredi ödeyeceğim. yani toplam 400 bin kredi çekicem. bu arada ev istanbulda değil ankarada. alacağım evin kira getirisi ise şu an 2000 tl ama ben kiraya vermeden kendim oturucam.

Valla ev sıkışmadan alınmıyor. 14 sene oldu alalı evi, iyi ki almışız. Borç bunaltacak ama kira ödememek müthiş bir şey!

hocam benden size bir öneri, yaparsınız yapmazsınız bilemem.

ben hiç kimsenin 350binlira faiz vermesini istemem. yapılacak şey belli.

1 sene boyunca bir maaşı olduğu gibi ellemeyip birikim yapmayı deneyin, hem bunalıp bunalmayacağınızı görürsünüz, hem de krediye falan niyetleniyorsanız elinizde para olur.

dediğim gibi 350bin faiz çok büyük bir mebla, 2 tane ev alıp 1 tanesini çöpe atıyormuşsunuz gibi düşünün. hiç mantıklı değil bu parayı sokağa atmak.

hatta bu birikim işini ciddiye alırsanız çok güzel olur, belki toki falan denk gelir bi şekilde.

dediğinizi yapsam yıl sonu 60 bin tl var. ve ben yine 340 bin tl kredi çekicem ki evin fiyatı artabilir ve ben yine 400 bin çekmek zorunda kalabilirim. faiz ödemeden ev almak için inşaat halidekilere girmek lazım. o da hem kira öde hem ev parası fazla olur.

7000 bin yazmışım yanlışlıkla, 700k'lık ev demek istemiştim.
yaşam standartlarınızı revize etmeniz kaydıyla bence yapılabilir. ama söylediğim gibi 10-12 sene çok uzun bir süre, bu süreçte böyle kısıtlanmak ve standartları düşürmek üzüntüye yol açabilir. mental olarak yıpratır.

Maaşlar artarken kredi sabit kalacak. Bir süre dişinizi sıkın derim ben. Birkaç yıla rahatlarsınız (umarım).

Bana aşırı zor ve saçma geliyor açıkçası bu şekilde yıllarca kemer sıkmak.

Çok yakın arkadaşım 400 bin tl'lik eve 600 bin tl 10 yıl krediye girmişti birkaç sene önce mesela. 10 yıl çok uzun bir süre. Tamam kredi taksitleri bir yerden sonra o kadar da yormayacak ama dünyanın bin türlü hali var özellikle harita Türkiye olunca zorluk seviyesi daha da artıyor.

Hastalık olur, taraflardan birinin işten ayrılması olur, aileden birine bir şey olur elim kolum bağlı bankaya zincirli olma fikri bile beni rahatsız ediyor.

Şu şartlar altında böyle bir borca girmek istemezdim ben olsam. Babalarımız memur haliyle "kira öder gibi" ev sahibi oldular ama biz çift maaş mühendis olarak bir şeylerden feragat ederek çok daha uzun yıllar çalışmak zorundayız bunun için. O yüzden ev almak önceliğim değil, bir yerlerden güzel para gelir ancak o zaman yani.

ama yıllarca kira ödeyince de aynısı.

kendiniz söylemişsiniz aslında 5250 - 2000 = 3250tl sizden çıkacak. yani neredeyse 1/3 ödeme yapıyor olacaksınız ki bu çok normal bir oran.

ilk 3-4 sene zor, ondan sonra enflasyon etkisi ile ödeyeceğiniz taksit miktari reel olarak düşecektir.
4 sene sonra örneğin toplam geliriniz 17bin olacak, kira belki o ara 3bin tl olacak, ama siz hala 5250tl ödemeye devam edeceksiniz.
hele son yıllara doğru iyice komik bir hale gelecek 5250tl.

oturmak için ev alınır borca da girilir, biraz sıkılır yoksa bir şeye sahip olamazsınız.

gir, bu tutar sabit kalacak, maaşın artacak. bir süre sonra kirada olsaydın ödeyeceğin tutara, sonra daha da altına inecek.

3'te 1'ini vererek yine yaşayamıyorum.

sürekli ekstra bir şey çıkıyor malesef.

Evet ama çok zorlanıyorum. Çok.

kararı siz vereceksiniz 3-4 sene kasıp ev sahibi mi olacaksınız yoksa ömür boyu kira mi ödeyeceksiniz?

burada yapılacak tek iyileştirme; daha uygun fiyatli bir ev bulmak olacaktır.

bir yıl boyunca kredi taksidi öder gibi para biriktirmek +1

amaç para biriktirmek değil tabi ki, bir sene boyunca biriktirmeniz, sadece aylık gelirinizin yarısını bir yere aktardığınızda nasıl bir hayatınız oluyor daha net görebilmeniz için. hem sonunda birikmiş bir paranız oluyor, peşinatından bile düşersiniz.

ev alımı acil değilse bunu deneyin. 12 x 1200 gibi bir yıllık kira gideriniz olacak ancak 12 x 5250 gibi de birikiminiz.

o para birikmez arkadaş, taksit ödenmiyorsa %80 harcanır gider.

ben şu anda tek başıma, gelirimin %55'ini ev kredisi olarak ödüyorum. henüz 3.ayımdayım ve şimdilik çok fazla sıkıştım denemez, ileride ne olur bilemm tabii. sosyal yaşamımdan pek geride kalmadım, dışardan yemek vs söylemeyi biraz azalttım. sürenin uzunluğu bunaltabilir, bu sebeple 5 yıllık çektim (daha önce 2 kere 2 yıllık ihtiyaç kredisi ödemişliğim var, bir süre sonra insan yeter diyor hakikaten)

işsiz vs. kalma durumuna karşı da 15 aylık kredi miktarını kenarda döviz olarak tutuyorum. kredi son yılına yaklaştığında direkt kapatabileceğim. şimdi çektiğim krediyi 10 yıl önce de çekebilir ve ödemeyi çoktan bitirmiş olabilirdim. borca girmeden birikim yapamayanlardanım maalesef. yaş ilerleyince artık insan pişman oluyor neden bugüne kadar birikim yapmadım hiç diye. siz de öyleyseniz krediye girin derim. evet 10 yıl uzun süre fakat diğer arkadaşların dediği gibi maaşlarınız artacak ama ödemeniz sabit kalacak.

Ev kredisi tecrübeme dayanarak şunu söyleyebilirim, 12000de 5bin küsür lira iyi bir rakam. Ben gözü kapalı çekerim. Ki ben de sizin rakamlara yakın bir meblağ çekmiştim zaten.
Kredi çekmeyene hep zor gelir kredi çekmek, sonrasında da iyi ki çekmişim denir.
Kredi ödemek en iyi ev sahibinden daha iyi geliyor insana. Koşullarınız da uygun,
Tavsiye ederim.

anı yaşamak en güzeli ben olsam girmem.

"Yasam standardini ona gore dusurursun" demesi kolay da nasil olacak o is? Su anki haliyla bazen ay sonu zor geliyor diyorsun, yariya inince ne olacak? 3-5 ay degi, 10sene hem de. Ben olsam ben de tirsardim.

Ayrica isin @baharat"in bahsettigi boyutu da ciddi mesela. Ornegi cok.

borç yiğidin kamçısıdır. milyonlarca tl borcum var ama hayalimdeki evde yaşıyorum. hayalimdeki arayı kullanıyorum. hiçbir eksiğim istediğim de alamadığım bir şey yok. toplam geliriniz artacak ama kredi taksitleri aynı kalacak. hemen yarın krediye başvur kardeşim 1 gün bile kaybetme.

Vay arkadaş. 350 bin TL faizle ev almanın kazanım sayıldığı kafalar.

önyargı ile yaklaşacaksanız okumayabilirsiniz; eminevim sistemi ile ilgili yazacağım. benim de şu an gündemimde ev almak var, o yüzden bankayı da eminevim sistemini de araştırdım.
şu an sıfır konut için faiz 0,79. Örnek olarak 50 bin tl peşinat, 250 bin tl kredi ile ev alırsanız aylık taksitleriniz yaklaşık 3.300 tl civarı (120 ay vade). toplamda peşinatla birlikte ödeyeceğiniz rakam yaklaşık 450.000 TL.
Eminevim sistemine 300.000 TL değerinde bir ev için 50 bin TL peşinatla dahil olursanız kura size çıkana kadar aylık taksit 2.500 TL, kura çıktıktan sonra 4.000 TL. Borcunuz 65-70 ay arasında bitiyor ve toplamda ödeyeceğiniz rakam peşinatla birlikte 330.000 TL civarı.
İlk 29 ay boyunca kura size çıkmasa bile 29. ayda evinizi alıyorsunuz. Yani en fazla 29 ay daha kirada oturup kendi evinize geçeceksiniz. 29 aylık kira bedeli de hadi olsun 50 bin TL. Yine arada 70-80 bin TL'lik bir fark kalıyor.
Güvenilirlik konusunda da eminevim 30 yıllık bir firma ve bildiğim kadarıyla şu ana kadar 140.000 civarında daire teslimatı yaptılar. Kayınbiraderim de aldı, o yüzden güven sorunum yok.
Bu yorumu okuyup burun kıvırmayın, siz de gidip görüşün, bişey kaybetmezsiniz. Hiç kimse parayı sokaktan süpürmüyor. Emeğinize yazıktır.
Ben bu ay itibariyle giriyorum, dua edin ilk aylardan hemen çıksın kura.

edit : yukarıdaki hesaplamalar benim bütçeme ve alacağım evin fiyatına göre yapılan hesaplar. eminevim ofisine uğrarsanız 10 dakika içinde sizin bütçenize göre hesap ve ödeme planı çıkaracaklardır.

edit 2 : sermayenin rengi diye bişey yok, bankaya 150 bin kazandıracağıma yeşil sermayeye 30-40 bin kazandırırım. cebimden çıkacak paranın dini imanı yok.

Oyle bir seyi asla yapmam. Gelirimin %30unu gecen hicbir borca girmem. Aylık borclarım, mesela kira da olmak uzere.

Tırsmakta haklısınız.

@hey corc versene borc
Daha 3 ay önce 12 bin oldu bu arada. Öncesinde 9 bindi.

Kitap yanımda değil ama aldığım notlardan bakıp yazıyorum:

"Acemi atıfları: aşikar, tartışmasız, o alanın ortak malı olan görüşleri blirtirken, tarihi araştırmayla ilgili olmayan eserde bir yazara atıf yapmak gereksizdir, atıf ancak yeni ve farklı görüşler için yapılabilir." (Yaşar Karayalçın, Hukukta Öğretim-Kaynaklar-Metod, s. 127)

Herkesin bildiği şeye atıf yapılmaz. 2001'deki krize niye atıf yapasınız?

Doktora tezi ise normal. Ama yüksek lisansta bu tip şeyleri görmezden gelebiliyorlar.

Diyelim ki ben Somali´nin Ekonomik Tarihi hakkinda bir tez yaziyorum.

Hocam, eger bu konuya hakimse, okudugum bolum zaten bu konuda egitim veriyorsa, genel bilgi sayilir.

Hocam, aslinda yabancisi sayilacagi bir konuda bana tez hocaligi yapiyorsa, boyle sorunlar cikacaktir. Cok genel bilgilerin kaynakcasiz kalmasini istedigimi soylerim, boyle halletmeye calisirim. Yoksa, konu hakkindaki en bilinen makalelerin ismini verip, cokca yukun altina girmeden, "daha fazla bilgi icin bkz." verir gecerim.

Akademisyenler hic mi hic dikkatli degil yeterince bu konuda. Iyi bir gelisme bence. Siz bi´ de Almanlar`in kaynakca hakkindaki sapik kurallarini duysaniz...

tez dediğimiz şey gelecek kuşaklara da aktarılacak bir eser bence.

şimdi 2001'de kriz verdi ben hatırlıyorum ama benim çocuğum bunu bilmiyor. muhtemelen şu sıralar 25 yaş ve aşağısında olan kimse hatırlamıyor.

ben başka bir açıdan bakarak bu iddianın gerçekliğinin başka bir çalışmaya atıfla bağdaştırılmasının çok yanlış olmadığını düşündüm. o değil misal yurtdışında yaşıyorum olaylara yabancıyım sadece sen yazdın diye neden inanayım? bir atıfla en azından ha varmış ya bu aferin falan derim.

caddebostan cihangir yoga. hemen kayıt olmayayım önce bir deneyeyim derseniz haftaiçleri günde iki seans stajyer hocaların dersleri oluyor , 10 tl karşılığında katılabildiğiniz. (2 sene önce böyleydi en azından hala vardır diye tahmin ediyorum.)

nefes harika gercekten.

Ne yazik ki bir cok sey gostermelik gozukuyor.:(Oncelikle belediyeler belediyeler gorevlerini hakkiyla yapmali.Ne yazik ki barinaktakilerin halleri isler acisi.Kafesin icinde acliktan birbirlerini yemek zorunda kalan yavrularla dolu.Gonullerin bir cogu zaten toplum baskisi ile beslemelerini yapiyor.Bastan insanlari egitmeyle baslamali bence.Yasa tek basina mukkemmel bile olsa;toplumdaki bakis acisi kokten degismeli.

O da olmayacağına göre millete selam komaya devam

Yetmez ama evet diyorum.

Belediyelere odenek verilmesi sokak hayvanlari icin olumlu bir gelisme.

Adalar´daki iskence bitti. Tamamiyle kaldiriliyor faytonlar orada.

Kisirlastirmayi yeniden konu etmek olumlu.

Petshoplarda canli hic hayvan satilmamasi olumlu.

"vahsi kopek" diye bir sey yok. Olanini zaten insanla beraber yasatamiyorsunuz. "liste kopekleri" var. Bu hayvanlar bir sekilde cogaltilmislar, barinaklar dünyanin her yerinde onlarla dolu. Cozum duzgun insanlarla yasamalarini saglamak. Siz vahsi buluyorsunuz diye bir kopek irkini yasaklamak hatta o irkin kokunu kurutmak bence isin vahsi kismidir.

Hayvanat bahceleri tamamen kapatilsa gercekten inanilmaz bir is yapmis olurlardi. Tüm dünyaya ornek olurdu Türkiye. Olmadi.

Yasanin ismi, hayvan korumadan hayvan haklarina evrimi bile olumlu bir gelismedir.

Zavallı milete selam komaya devam yasa çok yetersiz

master'ın çok bir getirisi olmayabilir. Master yerine direkt doktora düşünebilirsin.

Bence lisans ya da doktora olarak bak.

Almanyada master dersleri oldukca zor. Doktora bence de daha mantikli. Burs bulursaniz kabul alma şansiniz oldukça artar. Tekrar lisansa baslamak bana göre çekilecek çile değil.

Acikcasi,lisansa tekrar baslamak ne kadar zor olsa da;omur boyu is bulma sikintisi yasayip,hem de kit kanaat bi maasla calismak cok daha zor.O yuzden lisansi zor olsa da destekliyorum.

Tabii gece eksik yazmışım. Çalışıp okuyacağımı da düşünürsek, ne kadarlık bir birikimle gitmem gerekir?

Ikisi de ayni surede biter, master ve lisans. Bu yonuyle dusunurseniz mantikli olabilir. Master dersleri ciddi okullarda gercekten cok agirdir, zaten sistemine alismaniz ve o kadar odev yukunun altindan kalkmaniz 3 seneyi aliyor. 3 senede de Almanya´da lisans okunuyor. Master bitirmek elbette maasiniza yansir. Yari zamanli calisma hakkiniz universite ogrencisi statusu kazandiginizda dogar. Dil kursuna giderken oyle bir secenek yok mesela. Herkes zaten bir sekilde calisiyor ogrenciyken, okulu uzatiyor, kesin bilgi.

Okunan bolumle alakali gercekten gelecekte hicbir sey yapmak istemiyorsaniz, yeni bir lisans okumak mantikli olabilir. Almanya´da 2. lisans senesinde zaten 2. bir bolum daha okuyorsunuz. Lisansi bitirdiginizde daha dolu olursunuz.

Yas, en azindan Almanya´da hala inanilmaz takinti yapilan bir durum degil. Türkiye´deki gibi hic degil. Almanya´da kalma planiniz varsa, bu konuda negatif dusunmenin anlami yok. Insanlar 30larinda is degisikligi yaparlar, yeniden farkli bolumlerden egitim alirlar. Bu cok az kisinin yaptigi bir "simariklik" olarak algilanmaz. Cevremde hep kendi halimden yakinirken duyduklarim soyleydi: "35 yasimiza kadar bir sürü farkli alanda calistik, farkli alanda egitim aldik. Bu normal. 30 yas yeni bir meslege baslamak icin gec degil, sakin ol."

Ben neredeyse 30 olacagim, yeni alan degisikligi yaptim ve baska bir bakanliga gectim. Calistigim yerdeki herkes, yeni lisans bitirip ilk defa ise girdigimi dusunuyor.

@buf-e kür, peki maddiyat kısmı için ne diyorsunuz? Tahminimce yanımda 12 bin euro kadar bir miktar olacak. İş bulması var adaptasyon süreci var, belki bir 4-5 ay iş bulamayabilirim.

Hangi sehirde ve nasil sartlarda yasadiginiza cok bagli. Sanirim aylik 600 Euro alti cok zorlar. Bloke hesap ilk yil icin zaten isteniyor, o olmadan gelmek imkansiz. Burada yasarken is bulursaniz, maasinizi gosterip oturum izni almaya devam edebilirsiniz. Bu durumda bloke hesap istenmez.

2 sene Almanya´da yasayanlar simdi BAFOG alabiliyorlar. Yani 3. yilinizda, egitim bursu alabiliyorsunuz. Aldiginiz miktarin sadece yarisini ve onu da faizsiz geri odeme durumundasiniz. BAFOG ile rahatca gecinebilirsiniz.

Dil sorununuz yoksa, dil kursuna gitmeden universiteye baslayacaksaniz direk calisma izni cikar. Is her sehirde var. Bulamazsaniz kendi universitenizde calisirsiniz. Kafesinden, kutuphanesine butun birimlerinde ogrenci calistirirlar zaten universiteler.

el halil e goturuyorlar genelde dini onemi oldugu icin
eriha

Bethlehem. Mümkünse de çöl turu. Ama birkaç günü alır çöl turları.

Geçiş için Doğu Kudüs’ün otobüsleri ideal. Batı Şeria sıkıntılı.

musevi bir arkadaşım var. ışık açmak bile iş sayıldığı için 1 gün önceden tuvaletin ışığını açık bırakıyoruz demişti seneler önce.

Dogru. Restoranlar vs bile cogunlukla kapali oluyor.
Eilat icin konusuyorum.

Tel aviv iyidir bu konuda. Marketlerin çalışma saatleri biraz ilginç olabiliyor ya da taksi bulmak zorlaşıyor ama hayat akıyor bir şekilde.

edevlet

benim de okudugum lisenin kampusu kapandi, baska kampusten mezun olmus gibi gorunuyorum osym’de.

universiteden alabilirsin, genelde birkac gun onceden ogrenci islerine talep olusturmak gerekiyor. iki diplomayi birlikte almistim.

edevleti sormadim. edevlet zaten benim mezuniyet tarihim yuzunden, lise diplomami gostermiyor.

Diploma değil de mezuniyet belgesi hatta transkripti bile verirler. Yurtdışı üni başvurusu için aynı duruma düşmüştüm. Bizim okul da anadolu lisesi olmuştu.

Okula bizzat başvurun, bilgisayar sistemine geçirmişlerdir arşivleri.

bu dediğin şey herhangi bir beyit değil de ölçü değil mi yahu?

Dönemi hatırlıyor musunuz ya da tarzı?

Tasavvuf Edebiyatı hissiyatı vermedi.

Ziya Paşa’nın şiirlerine bakmak lazım. Terkib Bendi’nde buna yakın bir üslup var.


@emfuzi, vezin demiş. Doğru bir tanımlama.

Aradığım şey bir beyit. Aruz vezniyle "mef'ûlü mefâîlü mefâîlü feûlün" kalıbıyla yazıldığını biliyorum. Tasavvuf edebiyatı mı değil mi hatırlamıyorum.

Daha önce valize daha yüksel ml ölçülerde içki vs getirdiğimiz oldu. Fakat bunlar dermokozmetik ürünler olduğu için ayrı bir kural vs var mı onu merak ediyorum.

ben hep getiriyorum kozmetik. simdiye kadar sorun cikmadi ama sorun cikmaz diye garanti veremeyiz hicbirimiz. 8 urun az bir miktar. olmadi 3'unu el bagajina al.

Cikmaz 8 siseden sorun. Ben bir bavul kozmetik tasiyorum bazen.

Cam urunler, siz yine de hepsini teker teker kazaga sarin.

rentalcars.com'a bakın hocam (booking alt firması)

uygun fiyat için sixt'e bakabilirsiniz. avis ve hertz de gayet iyi firmalar. bu şirketlerde çakallık olmaz.
sorun yaşamamak için full insurance yaptırmanızı tavsiye ederim eğer bütçeniz varsa, günlük 15-20 eur daha fazla veriyorsunuz ama hiçbir şeyi düşünmüyorsunuz.
ceza olayını da açıklayayım;

hız: sürekli olarak hız kontrolü yapılır italya'da. otobanda 135'i geçmeyin. ortalama hız ölçerler. lokal yerlerde de mutlaka bakarak olun. zaten "attenzione, controllo velocita tutor" yazan levhalar göreceksiniz. bu levhadan sonra mutlaka sabit bir radar olur. 50-60 yazar hız sınırı, geçmeyin.

park: her yere park edemezsiniz. mümkün mertebe konaklayacağınız otele sorun. şehir merkezlerinde heryere arabayla giremezsiniz. restricted area (Zona a traffico limitato) yazar zaten kameralarla kontrol edilir. eğer olur da böyle bir bölgeye girerseniz mutlaka garage yazan resmi otoparklara girin. onlar plakanızı emniyete verir ve ceza yemezsiniz.

eğer ceza yemekten korkuyorsanız da çakallık şudur. yatırım tavsiyesi de değildir.araç kiralama şirketine verdiğiniz kredi kartını aracı teslim ettikten ve ödeme tamamlandıktan sonra iptal edin. yani onlar önce blokaj koyuyorlar, bu blokaj ödemeyi tamamladığınızdan sonraki 3 güde falan kalkıyor. sonra iptal ederseniz ceza gelse de çekemezler.

Sicilya'da Europcar'dan kiralamıştım

Çok fazla otoyol ücreti oluyor İtalya'da ona da bir bakın isterseniz.

biz geçen ay kiraladık avis’ten. hiçbir sorun olmadı. ekstra hiçbir şey veya ceza da ödemedik.
hız limitlerine ve park levhalarına uyarsanız hiçbir sorun yok. yönlendirmeler zaten gayet başarılı, arabayla girilemeyecek yerler belli oluyor açık biçimde, bu yerlerin hemen dışında dünya kadar park yeri var zaten onlar için de gayet güzel yönlendirme levhaları var. fakat yine de şehir içleri ztl yüzünden biraz zorlayıcı bu yüzden mutlaka ama mutlaka otoparkı olan oteller tercih etmeniz lazım yoksa günlük 20-25 euro park ücreti çıkabilir.
büyük firmalardan tercih ederseniz sorun olmayacaktır. sixt içlerinde en uygun fiyatlısı.

Aynı rotayı Milano ve Venedik yerine La Spezia ile yaptık. Aracı Sixt'ten kiraladık. BMW 1 serisi istedik, arzu ederseniz başka araç da verebiliriz dediler, kiraladığımız aracı aldık. Bir arkadaş AVIS'ten uygun fiyatlı Mercedes CLA kiralamıştı, Peugeot 308 vermişler. Dram.

Yollarda hız sınırı var. Hızlı gitmek problem. Park yeri apayrı bir mevzu. Bu yüzden olabildiğince kapalı park yerlerini kullandık -ki baya pahalı.

Otoban ücretleri de biraz tuzlu; yanılmıyorsam La Spezia-Bologna arası otobana 23 Euro gibi bir şey ödemiştik. Kart ve nakit ile ödenebiliyor gişelerde.

Bir not olarak, aracı Sixt'ten kiralarsanız Bologna Central Station'ın oradaki ofisten alın. Araç çeşitleri fazla. Havaalanından direkt alacaksanız orada muhtemelen daha da fazladır. Yine iade sürecinde de direkt car return'den Sixt otoparkına girip sadece anahtarı verip çıkıyorsunuz.

Ben ceza yemeden döndüm. En azından 5 aydır gelen giden bir şey yok...

evet çakallar ve ucuzluklarını abuk sabuk ceza ve kesinti ile telafi ederler. ben hep hertz'den kiralarım orada. en azından 10-12 kere kiraladım bologna havalimanından bir tane bile ceza veya başka bir yaptırım ile karşılaşmadım. tavsiyemdir. sadece istediğiniz arabayı bulmak sıkıntı biraz. her seferinde fiat 500L kiralıyorum (en ucuz) bir kere bile fiat 500L'ye binmedim :) ama kötü anlaşılmasın hep üst aracı verdiler ellerinde olmadığı için. hatta bir keresinde henüz 100 km'de tiguan vermişlerdi.

duyduğuma göre fake ceza olayı var 1-2 yıl sonra pasaportuna yazıldı falan gibi bir mail/mesaj atıyorlar ya ödersin yada italyaya girişte olay çıkartırız gibi şeyler ima ediyorlar.

kurumsaldan şaşma ama.

italyada yapacakları çakallıklardan çok arabaya her an hasar gelip gelmeyeceğinden çekinmeniz lazım. kendi arabam olmadıkça italya'da araba kullanmazdım. italya sokakları dikiz aynasız, ezik kapılı, plakası düşmüş, farları kırık arabalarla doludur.

italya'dan çok geçtim. hiç ceza yemedim, kurallara uymak önemli.

O aralikta kucuk koylere ugramayacaksaniz arac kiralamayin. Dediginiz tum sehirlerde, Pisa haric, sehir icine yakin ucretsiz park alani yok gibi. 2 sene once turladim o rotayi arabayla, yanimda bisikletim de oldugu icin sorun olmadi ulasim. Zaten sehir-ici park yeri inanilmaz sorunlu. Bazi bolgelerinde yasak.

Otoban ucreti sorun degil. Ama berbat arac kullaniyorlar. Hiz siniri yazan tabelalarin oldugu yerde bile, siniri asip hem de arkadan korna calarak gelenleri var. Gereksiz stres kaynagi.

Kücük irklar icin hazir mama daha kucuk oluyor. Icerik farki olmuyor. En azindan benim aldigim markalarda. Ben 22 kiloluk bir ayiya sahip olmama ragmen, hanimefendi hep kucuk lokmalar sevdiginden, mamanin kucuk irk icin olanini aliyorum.

Hayir, bir zorunluluk konusu yok aslinda. Mama endüstrisi o kadar genc ve o kadar gelismis bir endüstri ki! Bir ton ihtiyacimiz olmayan seyi aliyoruz aslinda. Sensitive ne icin iyidir mesela? Bir alerjisi var mi? Yoksa normal yetiskin mamasi alin gecin.

Derisi hassas olduğu için sensitive almak istiyorum aslında. E olur ozaman. Çok kepekli ve vet in verdiği bir tedavi edici tableti kullanıyor.

iç. beğenmezsen sıcak şarap yaparsın. hala daha güvenmiyorsan ver ben içerim.

Bardağa koy, içmeden önce biraz havalandırıp beklet. Tadı kötüyse içmezsin.

1930larda filan uretilmis saraplar iciliyor yav.
Bir sey olmaz. Sadece tadini begenmezseniz icmezsiniz, mesela kalecik karasi benim icin sadece cok spesifik 1-2 ureticiden icebilecegim bir sarap, cogunu icmem yani. Bu da cok anladigimdan degil, tadini begenmiyorum :/

Icilmeyecek durumdaki, dususe gecmis sarabi uretici markete satmaz. 2015 iyi bir yildir sarap icin.

(1800 sonlarindan da sarap iciliyor, ya tanneni cok yuksek olacak, ya asiditesi ya sekeri. Cok ust duzey kucuk uretim urunu olacak. Bir ton degiskeni var.)

-Kalecik karasi yillandirilmaya uygun bir sarap degil. Beaujolais Gamay tipi gibi. (Ust duzey bir kupaji icin farkli konusabiliriz tabii.)

Iciniz, seneye icmek mumkun olmayabilir. Dekante etmeye de cok gerek yok. Acik birakmak yeterli olur siseyi.

tavuklu mamalar daha fazla tüy döker diyorlar. ben de pet shopcuların yalancısıyım. henüz bir çözüm bulamadık biz de tüy dökmesine kedimizin.

her gün taramanız gerek ve tüyle yaşamaya alışmalısınız :(

ayda bir taramak mı? bu haliyle tabi ki dökülür.

Peki tüyleri dönemsel kestirsem ?

biz probiyotik takviyesi yaptigimizda tuy dokulmesinin dustugunu gorduk, oyle olunca duzenli kefir gibi probiyotikli gidalar veriyoruiz ciddi anlamda azaldi tuy dokulmeleri

Öyle bir dünya yok. Elin puması bile kendini tarattırıyor diye düşünüp ger fırsatta girişeceksiniz. 2-3 hafta sonra alışıyorlar.

Taramak sadece tüy dökülmesini engellemek için değil ki. Deri sağlığı için de önemli.

www.kitapkoala.com

Robert Dahl- Matilda, Charlie' nin Çikolata Fabrikası
Grimm masalları bir de.

Küçük prens ve şeker portakali diyerek klasikleri kapiyim.

Bitmeyecek öykü bu tanıma uyanlar arasında en sevdiğim.

alice harikalar diyarında.

Momo?

Harry P. serisi de sayilir bence.

momo +1, başta "yeaaa çocuk kitabı gibi okumasam mı" diye düşünüyordum. bitirdiğimde bir LİDIL BİÇ gibi ağladım ayıdan hallice yetişkin birisi olarak. niye bilmem çok fazla duygulandım ben okurken.

Küçük Kara balık.
Sineklerin tanrısı.

Bir Şeftali Bin Şeftali
Yerdeniz Büyücüsü

pal sokağı çocukları

Martı

Sokak fotoğrafçılığı. Hem yürümenin verdiği dinginlik hem de bir şeye konsantre olmanın sağladığı kafa dağınıklığı. Kulakta uygun bir playlist, hava da uygunsa mis oluyor.
Keşfedilecek bir şey olmadığı için ikinci soruya cevap yok. Canım çekmek istedi çekmeye başladım.

Mandala. Migrene bir şey üretmek, bir şeyle uğraşmak iyi gelir dediler. Ben de güzel bir playlistle boyuyorum.
Misal: imgyukle.com

Bir de @Bruce fotoğraf çekmek demişken, ben de ağaç, bitki ve yaprak fotoğrafları çekmeyi seviyorum.

pilot lisansim var ucuyorum 2 haftada bir.

Desarj eden kesinlikle sarap ile ilgilenmek. Okumak, tadim takip etmek, tadimlara gitmek, hakkinda konusmak.

Kesfi, aslinda master tezimi yazarken gittikce guclenen, baska bir alanda nefes alma ihtiyaciydi. Entelektuel kismi ozellikle doyurucu geldi bana. Hala da geliyor.


Tertemiz bir algi icin bisiklet surmek. Dilin cikina kadar terlemek, sonra dinlenmek. Bir binada spor yapma fikri cok bana gore degil. Bisiklet surmeyi ve hareket etme isinde basarili olmayi seviyorum. (Cunku beceriksiz ve balansi cok kotu, diger hicbir spor turunde az da olsa basarili olamayacak bir insanim.)

Spor yapiyorum. Cocukluktan beri yaptigim icin nasil bulduna cevabim yok. Yillarca lisansli kostum yarismalarda muthis iyiydi rekabet hirs başarı basarisizlik vs.

Yaslandikca da pilatese sardim. 6 7 sene once denedim ilk. O kadar esnek degildim ki ben 20 yasindayken esneme ve gevşeme icin 2li gruplandiriliyoduk beni 70lik teyzelerle eslestiriyodu hoca :/ ona hirs yaptikca hobiye dönüştü. Spor disinda da sokaktaki kedicikleri besliyorum, toplu tasimada comarlarla kavga ediyorum mis gibi sehir hayati hobilerim var.

Bulmak icin bir sey yapmıyorum, hobiler beni buluyor. Herhangi bir hobiyle ugrasmama sebep olan şey o hobyliyle ugrasmak istemem. Istek geliyor, basliyirum.
Ahsap model ucak yapmak, elektro gitar, capoeira, spor, karakalem resim, dagcilik, doga yuruyusu, amator fotoğrafçılık ugrastiklarimdan bazıları.

Ama beni desarj edecek yegane sey ates yakmaktir, atese vermektir. Bunu da yapma imkanım yok haliyle. Bir lav silahı yukarıdakilerin hepsinden daha cok desarj ederdi beni.

The Grey

the grey bildiğim kadarıyla avrupa ya da rusya'da geçmiyor.

Ama şehir olayı yok greyde. Full orman.

Netflixte hold the dark var. Azıcık kasabalı ama film genel olarak süper kötü yani.

Hmm nerede geçtiğini tam olarak bilmiyorum galiba demek ki. Özür dilerim.

force majeure

The Snowman

Force majeure demeye geldim soylenmis, Kosmos diyorum, Rusya'da degil ama rus etkisi olan Kars'da geçiyor, biraz dag bayir var yalniz...

the shipping news. bir kısmı amerika’da geçmekle birlikte büyük bölümü kuzey avrupa’da geçiyordu sanırım. karlı sahneleri bol.

Kosmos, Reha Erdem.

-Kis mevsimi, Kars (yeterince Rus esintili bir sehir?), son 20 yil, sayko yon. Cok severim dedigim bir film degil ama.

stalker

Şehir değil ama Leviathan
In order of disapperence

Dizi olur ise: Ófærð / Trapped
İzlanda'da geçiyor.
www.imdb.com

funny games'i izlemişsindir illa ki de, '97 versiyonu; evde geçiyor olması dışında bütün beklentileri karşılıyor sanki.

da bilmiyorum, prog. rock grubu isteyene pink floyd önermek gibi bir şey yaptığımı hissediyorum.

Son 20 yıl demişsin ama yine de yazayım dedim.

Fargo

Dr. Jivago

Groundhog Day

On Dangerous Ground

The Shining

Marketa Lazarová

My Winnipeg

film neymiş, the long dark oyna üşümek neymiş gör.

yağmurlu havalarda yağmurluk giydirebilirsiniz.
çamur olup kirlendiğinde mecburen bir şekilde yıkayacaksınız tabii, ama mesele iyi kurutabilmek.
çünkü ıslak ya da nemli kalırsa gaz yapar, yaşı ilerlediğinde eklem ağrıları olur vb.
bir de nemli kalmışken dışarı çıkarsa hasta olur.

biz patilerini baticonlu suya batırıp silerdik, ıslak mendil de olabilir.

ödül mamasıyla banyoya sokmaya alıştırdım ben. şu anki evimizde evin girişinde banyo var o yüzden sorun olmuyor ama eskiden kapı girişinde eski çoraplarımı giydirip banyoya kadar yürütüyordum. banyoda patilerini ve kirlenen her yerini sadece suyla yıkıyorum.

Kac aylik ki 4 kez disari cikartiliyor? Bunu ikiye indirdiginizde is yukunuz hafifler, korkmayin bu surecten, 1.5 yasina geldiginde zaten fiziksel olarak hazir oluyor daha az disari cikartilmaya.

Pati arasindaki killari kisaltmak cok onemli, sokagin camurunu onlar eve getirir.

Yagmur yaginca kendi havlulariyla iyice bir kuruluyorum, baska bir sey yapmiyorum.

Kopekleri yikamak, cok pislenmedikleri surece iyi degil. Derideki yag dengesini bozuyor. Kesinlikle daha sik kokmaya basliyorlar. Kokunun caresi duzenli tuy tarama ve bakim.

Tuy tipine uygun olan iyi bir tarak edinin. Her aksam, o yorgun dustugunde girisin.

Kopek kokuyorsa, bu ne yedigiyle iliskili, tabii turuyle de az cok alakasi var. Ama duzenli tuy bakimi ve iyi beslenme duzeni ile cok daha az kokarlar.

www.trendyol.com

çok çamur olunca linteki üründen kullanıyoruz biz, başa çıkılacak gibi değilse kucaklayıp banyoya götürüyorum sadece patilerini yıkamaya

goccia city zero. sıfırını 3 3.5 arasına bul al... bana dua edersin.

Bisiklet kaldırımda sürülmez, kaldı ki elektrikli bisiklet gibi ağır bir bisikletle insanlar için tehlike yaratırsınız.

Bence kiralama durumunuz varsa bir hafta deneyin o yolu, sonra ciddi olarak araştırmanıza devam edin. Yoksa 14-15 bin verdiğiniz şey evde bir köşede bekleyecek.

20 + 20 yani 40 km gocia city zero ile gidemezsiniz.
Toplamda 25 km falan yapilabilir bir sarj ile. Is yerinde sarj imkani varsa bilemem.

Bir de kendisinin hizi ortalamada 15-16 km/sa gibi oluyor. Maksimum 25 dese de surekli 25 ile gidemiyorsun. Konforu da dusuk zaten.

Ayrica yol profili de cok onemli. Verdigim mesafeler dumduz bir arazi icin gecerli. Yokusta durum farklilasir.

Tek yon 1 saat civari bisiklet kullanmak her babayigidin harci degildir. Gocia gibi bir bisikletle titresimden kalca, kollar ve kafa bir tuhaf olur.

Gocia city zero kullanicisiyim. 2 tane var hatta. Oluculer yuzunden satmadim kullaniyorum. Gunde 10-12 km civari kullaniyorum. Titresime dikkat cok konforlu bir bisiklet degil ne yazik ki. Ama elektrigine kurban olayim onun.

Carraro Kifuka var bende çok rahat 50 km yapıyor. Dağ bisikleti olduğu için hoplaya zıplaya gitmek için de uygun. Fiyatı 14 civarı ama 2. El temiz denk getirebilirsiniz.

Ben Prag’da euro ödemiştim otele geçen mayıs ayında.

Şu video referans olarak durabilir. Prag'da nerede euro bozdurmak mantıklı;
www.youtube.com

Euro sadece otelde alirlar, kurdan gecirirler ama. En temizi kredi kartiyla odemek. Taksi ve sokakte birseyler yemek icin eser miktarda kron alip gerisini karttan halletmek en mantiklisi. Yerel halka hitap eden AVMlerin icindeki burolardan turistik olmayan tarifeden euro bozdurulabilirsiniz.

Taksi alirsa kaziklar buyuk ihtimalle.

Buyuk hotel restaurantlarii ya da barlari sikintisiz aliyor. Onun disinda, vitrinlerinde yazan restaurantlar da vardi.

Cok kisa bir arastirma ile doviz cevirici bulursunuz orada. Onemli olan havalimani ya da Prag otogarinda cevirmemeniz.

ödersin ama kendi paralarıyla ödediğinde daha uyguna gelir.

Ivir zivir satan japon pazarı tarzi dukkanlara bak.
Evet gereksiz pahali.

Kaliteli mum daha uzun yanıyor ve kokusu daha kalıcı ve "dolgun" oluyor. Maliyetini arttıran şey bu mu bilmiyorum ama farkı anlıyorsun.
Ikea'nınkiler koku olarak fiyat performans ürünü oluyor. Mavi renkli olanı kullanıyorum ben.

www.rossmann.com.tr

rossmann'da bu mum cok ucuz geldi bana, 4 tanesi 6 lira

Sojadan yapilma, dogal esansin kullanildigi mumlar pahali. Vegan degilseniz, belki balmumu da bir secenek, ancak kendi kokusu agir basiyor.

Kaliteli ama pahali olmayan mum yok. Digerlerinde toksik madde cok.

Parafin bazli mumu evime sokmam, toluene ve benzene maddelerinin sagliksiz oldugu kanitlandi.

Sekli duzgun led-mum bakabilirsiniz, ucuza gelir.

en kötü ihtimalle sirke olmuştur. bu site 5-7 güne gidici diyor:

winefolly.com

İçilir.

Icilmez. Kesin bilgi.

Oda sicakligindaysa hic sansi yok.

Buzdolabinda agzi cok iyi kapatilsaydi ve normal bir kirmizi olsaydi, yemeklik kullanin derdim.

içilmez+1

tadı sirke gibi olmuştur

cevaplar için teşekkürler, içtim gitti valla. tadı biraz pekmez gibiydi ama olsun, şuan bir sıkıntı yok.

cookshop gallerianin ilerisinde

bütçe ve tarz nedir?
galleria'da cookshop var. capacityde güzel yerler var
bütçeyi artırırsan floryada şazeli veya beyti mükemmel olur

Bütçe sınırı yok zaten çok nadir çıkabiliyoruz kafa kafaya :)
Şazeliye bakayım. Öneriler için teşekkürler hala önerebilirsiniz..

Beyti. Senelerdir aile yemeklerinde gidiyoruz, vegan olmama ragmen yemeklerini begenip kalkiyorum. Ilgililer, ekstra istekler oldugunda ozenli davraniyorlar.

Herkese çok teşekkürler. Sonuç beyti.

@xportant
Hocam başka izin yokki:( Aralık 26 da başlayıp ayın 1'inde döneceğim

Hangi Kirismis icin? 26 Aralik ile Noel bitiyor.

Sonraki iki gün yine biraz canlanir ortalik.

2 gün Strazburg yerine 1 gün Strazburg, 1 gün Freiburg. Otobüs ya da trenle gececekseniz, Prag icin yolda cok vakit gecirmek zorundasiniz. Ben olsam Prag´a gitmezdim. Almanya güneyinde kalirdim. Ayrica dikkat edin, polisler birkac sene onceki olaylardan dolayi ekstra irkci davraniyorlar yilin bu zamanlari.

Strazburg´da cok ruzgar yoksa kilisenin tepesine cikin. Saraba merakiniz varsa harika Riesling, Gewürztramminer ve Pinot Grisleri var bölgenin. Ayrica, sarap almak icin de Paris ile yarisan sarap shoplari var. Terek Wines´de servet birakmadan sarap alabilirsiniz. Alsas´in yemekleri de iyidir, bir lokal restauraantina gidin kesinlikle. Bunun disinda, zaten eski sehir bolumu cok ozel; orayi gezmenizi burada herkes tavsiye edecektir.

Prag için 1 tam gün yeterli
3 gün çoook fazla

Strazburg'dan colmar'a gecebilirsiniz. Acayip guzel bir yer.

balon pilotları güzeldi.
jumanji amatör eğlendirir.
elma dersem çık iyi olabilir standup sanırım izlemedim daha

alev almış bir genç kızın portresi

Midway filmoni izledim. Savas sahneleri muthisti.

sinemada değil ama; 2 gün önce apple tv'den batman returns'ü kiraladım ve hayran kaldım. o nasıl bir atmosfer arkadaş! bu güne kadar çekilmiş hiç bir batman filminde gotham bu kadar güzel işlenmedi.
sadece gotham'ın işlenişi değil güzel olan tabii; filmin kendisi de muazzam. oyunculuklar, senaryo, sinematografi...
izlediğim en iyi batman filmi.

Parazit ve The Lighthouse izlediklerim arasinda. Ikisini de tavsiye ederim.


Cok ciddiyetsiz bir film olsun diyorsaniz, yeni Star Wars filmi cikti, ona gidin. Ya da Türkiye´de daha gosterime girmemis de olabilir?

parasite’i ben de cok begenmistim ama vizyondan kalkmis olmali. portrait of a lady on fire’i izledim ama agir ilerleyen bi film, ben cok begenmedim de. Uzun kiz (dydla) da ayni, izledim tavsiye etmem. jumanji, star wars falan yine kafa dagitmalik.

naim'e gittim.. iyiydi, güzeldi..

Naim, kesinlikle tavsiye ederim.

Geçen cuma ablamlar taşındılar. Metreküp fiyatını bilmiyorum ama Türkiye'de 3+1 evde oturuyorlardı. Abartı eşyaları yoktu, beyaz eşya olarak sadece çamaşır makinası götürdüler. 5 bin euro ödediler, ayrıca sigorta için de 1.600 euro ödediler. Ve eşyalar 6 haftada gidecek.

Vazgecmelerini soyleyin. Fiyat ne verirlerse versinler, pahali olacak. Hic gerek yok. 5 bin 6 bin Euro ile 2 kez eve mobilya alirsiniz Almanya´da.

Burada herkes 2. el mobilya bakar, IKEA en ucuz mobilyacidir zaten. Ne ekolojik ve ekonomik. Akillica bir davranis degil.

Hangi tür bir delilik buradan oraya beyaz eşya taşımaya sebep olur ki? 300-500 euroya satılıyor zaten. Bkz: saturn.de
5000. Euro almanya icin cok guzel para, soruya tam yanit olmadi ama ben de mantikli bulmadim, bir dost.

Izmirden Praga aldigim en uygun fiyat 5700Euroydu 3+1 ev eyasi icin. Hepsini satip IKEA'dan aldim. Biraz daha pahaliya geldi ama komple sifir ve garantili esyamiz oldu, gumrukten gecer mi, ne zaman gelir diye catlamadik, nakliyecilerle muhatap olmak zorunda kalmadik.

Yurtdisi nakliyede paketleyen ve yukleyen, iki tarafta da gumruk kontrollerini yapan, indiren ve kuran farkli ekipler oldugu icin problem cikmama olasiligi yok gibi.

Bu arada olumlu yorumlari olan bilindik bir firma 12000Euro fiyat vermisti.

Bergamot (Earl Grey)

kesinlikle roibus vanilya

Karanfil

Bana sorarsan bergamot direkt.

bergamot ve yasemin.

Earl grey

Oolong, Rooibos.

Melisa yorgunluğa iyi gelir tadı da sert değil. Bitki çayları içinde favorim. Adaçayı da iyidir ama tadı bazen sert geliyor.

Bergamottur

earl grey

en güzel değil, tek güzel aromalı çay bergamotlu çaydır.

Merhabalar,
Isvicre'nin Cenevre sehrindeyim. Haziran 2019'dan beri buradayim. Su anda gayet memnunum. Hersey yolunda.
Sevgiler

Köln, okul bitince memnun olmayı umut ediyorum

Londra
Son 2 yildir
memnunuzdur

londra son 2 yil, oncesi bangkok, oncesi istanbul
memnunum :)

viyana'dan katılıyore

2013'ten beri burdayım

gayet mutluyum

Fransa kirsali, yakinda sehre tasinacagim gibi, 2 senedir buradayim, onceden bir sene buenos aires, her halukarda turkiye"den daha mutluyum.

Mlada Boleslav / Cekya.
2,5 yil.
Ileri derecede memnunuz.

4 yıl dubai - yemen turkusu...

freiburg/almanya
6 ay oldu
memnuniyeti ölçecek derecede elimde done yok. buraya geleli başıma gelmeyen kalmadı. alışırız inşşşşş.

şunu da şuraya bırakayım;
www.youtube.com

1 ay oncesine kadar leicester-ingiltere'de idim. simdi oradaki isim bitti Turkiye'deyim. is bulursam donerim. leicester, ingiltere'nin en guzel yeri degil; ama turkiye'den iyidir. Firsatim olsa, iskocya ya da galler taraflarinda yasardim. cok guzel yerler. farkli ulkelere de is basvurusu gonderiyorum: hollanda, isvicre, amerika, (belki) kanada..

Bir yildir Düsseldorf. Toplamda 4,5 yil olacak.

Donulmeyecek bir memnuniyetsizlik yok.

londra, 7 ay.

fena degil simdilik, keyfim yerinde.

Son 10 senedir 1-3 sene aralıklarla çeşitli ülkelerde yaşadım. Şu anda Toronto, Kanada'dayım. Fena değil, memnunum.

KKTC sayılır mı? :) 5 senedir Lefkoşa'dayım.

Helsinki, 10 ay. Memnunum hatta keşke daha önce gitseymişim diyorum.

Kanada
15+ sene.
Kimseye "buraya gelin" demem.

20 sene amerika, 8 fransa. Amerika daha iyi. Ama bazi yonleri kotu. Fransaya gelmeye gerek yok. Daha kuzeye tasinmak icin firsat kolluyorum.

Amerika / 1.5 yildir burdayim

avustralya. 6 sene olacak neredeyse.

tas catlasin 5-6 seneye turkiye'ye donecegim. burasi cok uzak her yere. madem bir tane hayatimiz var ailemizle gecirelim bari. yoksa bildigin yeryuzundeki cennet.

doğar doğmaz anasının altından alıyolar, gözlerini insanların yanında açıyor.

amerika da bir ara gerçek kurt ile kurt köpeğinin çiftleşmesinden melez bir köpek bakma modası başlamıştı.

normal şartlarda uysal olan fakat birisi koşmaya başladığı zaman avlanma iç güdüleri devreye girip çok kişiyi harap etti bu hayvanlar.

yani her an herşey olabilir, sonuçta ne kadar uysallaştırırsan uysallaştır vahşi hayvan, bişey yapmaz dersin kızgınlık dönemindedir saldırıverir.

Dediginiz dogru. Alt türlerinin bir tanesini bile böyle çok büyük sosyal davranış değişikliğine evirmek, binlerce yıl alır.

Cevabı sorunuzda var. ''Evcilleşen'' bir tane puma var. İstisna. Zaten bu 'istisna' hayvanların da aslında sürekli istisnai davranmadıklarını ve gerzek 'sahip'lerini parçaladıklarını haberlerde okuyoruz. Hem fiziki hem de sosyal olarak 'doğal alan'dan kopartmak ilk işi oluyor hayvan evcilleştirmede. Evde pati verdirecek hale getirtmek için, işkence yapılmadığı ihtimalini düşünemiyorum ben.

Sürekli tok tutuyorlar. Bir gün aç kalsın ilk gordugunu yer.

Det sjunde inseglet parodilerinden biridir.

Notos’un en iyi 100 çeviri listesine bakmanı tavsiye ederim.
İkinci el kitap alıyorsan ve risk almak istemiyorsan, Varlık çevirileri genel olarak iyilerdir.

Ithaki’den kaçınmanı, bilinen ve güven veren bir yayıncı olarak bilinse de, tavsiye ederim. Rusça özelinde, ergenliğimde dahi dilinin çok kötü olduğunu anlamıştım, Bordo-Siyah korkunç çeviriler yapıyor. Bir devri edebiyattan soğuttular.

Yapı-Kredi’nin temizdir çevirileri. Almanca çevirilerini çok beğeniyorum.